ilahi sözünü paylaş

Arkadaşların arasında bunu ilk beğenen sen ol!

Ünal Doğan – Kırk Yaşındasın

Ünal Doğan Kırk Yaşındasın İlahi Sözleri

Sitemiz de hazırlamış olduğumuz Ünal doğan ilahi sözlerini bulabilirsiniz. Sizde yazımızın devamına giderek, Ünal doğan kırk yaşındasın ilahi sözlerini takip ederek sosyal ağlarınız da paylaşabilirsiniz. En güzel Ünal doğan kırk yaşındasın ilahi sözleri için bizleri sosyal ağlarımızdan takip ederek, beğendiğiniz ilahi sözlerine ulaşabilirsiniz. Bir çok yeniÜnal doğan kırk yaşındasın ilahi sözlerini sitemiz aracılığı ile bulabilir vede paylaşabilirsiniz.

Rahmetini umarak,
Günahkar bir dille,
Allah Azze ve Celle.

Ya Rasulallah,
Âlemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden,
Kalbimizden seyrediyoruz seni.

İşte,
Bir yaşındasın,
Beni Sa’d yurdundasın,
Sana süt anne olmadı kadınlar,
Bu yüzden dargın bulutlar,
Bir damla yağmur indirmiyor,
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa’d yurdunda,
Minicik bir bulut var gökyüzünde.

Sana aşık,
Ayrılmıyor başucundan,
Ve insanlar yağmur duasında,
Hz.Halime kucağına alıyor seni,
Yüzünde bir gölgelik…Seni güneşten korumak için.

Oysa minicik bulut gökyüzünde,
Sana meftun, sana kilitli,
Ve dua eden rahibin kucağındasın,
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip,
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da.

Ama sen unutmuyorsun,
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun,
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına,
Büyüyor, büyüyor.

Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan,
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini,
Çoğusu bilmiyor seni.

Altı yaşındasın,
Medine-i Münevvere yolundasın,
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen,
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında,
Sonra yolda, Ebva’da öksüzlük karşılıyor seni,
Mekke’ye annesiz giriyorsun,
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni,
Ebu Talip bir başka seviyor.

Ya Rasulallah,
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında,
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın,
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva’ya,
Kaç gece anne diye hıçkırdın,

Efendim!
Senin yerine de anne dedik annemize,
Senin yerine de baba dedik.


Yirmi beş yaşındasın,
Ve bambaşkasın,
Kimse sana denk değil,
Şefkat yayıyor kokun,
Güven veriyor sesin,
Sen Muhammed-ül Emin’ sin.

Otuz üç yaşındasın,
Dalga dalga rahmet var.

Otuz beş yaşındasın,
Hadi gel bekletme yar,
İniltiler çalıyor kapısını göklerin,
Hadi gel bekletme yar,
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin.

Hadi gel ey Yâr!
Nurdağına davet var.

İşte,
Kırk yaşındasın,
Hira Nur dağındasın,
Cibril iniyor göklerden.

Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor,
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ‘ Ah! ‘ sın,
Karanlık gecelerimize sabahsın.

Sen Nebiyullahsın.
Sen Habibullahsın.
Sen Rasulullahsın.

Niye incittilerki seni sultanım,
Niye işkence yaptılarki sana,
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar,
Himayesiz kaldın diye mi?

Kabe’deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne,
Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ‘ diyişin,
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza.

Başına pislikler saçılıyor,
Başlar feda o mübarek başına,
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar,
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru,
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı Âla,
Bu koşan kimdir diye bir soru dolaşıyor boşlukta,
Bu koşan kim?

Ve cevap veriyor biri:
Muhammed’ in kızı Fatımatüz-Zehra.

Velilerin anası,
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın,
Sana yeryüzünde en çok benzeyen,
Gülmesi sen, ağlaması sen.

Ağlama kızım diyişin geliyor aklımıza,
Niye çıkardılar ki yurdundan seni,
Himayesiz kaldın diye mi?
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni.

Seni yetim bulup barındıranı,
Seni alemlere rahmet kılanı,
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun,
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun,
Seni bizim elimizden kim kurtaracak’ diyorlardı.

Sen,
Sen Allah! diyordun,
Allah Azze ve Celle,
Semayı haşyet kaplıyordu,
Sen Allah! diyordun,
Arş-ı Âla titriyordu,
Bedir de Allah! diyordun,
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda.

Yüz yirmi beş bin sahabi:
Anam babam sana feda olsun ‘ diyordu.

Ya Rasulallah;
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun,
Neccar Oğulları’nın küçük kızları seni görünce,
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi,
Beni seviyor musunuz ‘ diye sormuştun onlara,
Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ‘ demişlerdi.

Sen de:
Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum’ demiştin,
Bu gün yaşayan gençler var,
Neccar Oğulları’nın kızları diğil belki,
Ama seni onlar da çok seviyor,
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar,
Senden başka kimseleri yok,
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun.